SuPercafe!!
giriş yaptınız
SuPercafe!!
giriş yaptınız
SuPercafe!!
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
SuPercafe!!


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
RaPP£R
Bu Kez Pek Bi AFiLLi YaLNızLıK...
Bu Kez Pek Bi AFiLLi YaLNızLıK...
RaPP£R


Mesaj Sayısı : 321
Kayıt tarihi : 30/05/09
Yaş : 29
Nerden : İstediğin yerden...

İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV Empty
MesajKonu: İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV   İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV EmptyC.tesi Tem. 11, 2009 3:47 am

Beyaz Köşk ve Mansur Bey Dönemi (1957-1963)

1957 yılında meteor felaketinin ardından şehre gelen yabancılardan biri olan Kuklacı, Eminönü'nün limanlarında bir takım kukla ve küçük büyü gösterileri yapıyor, halkı etkileyerek para kazanıyordu. Daima maskeli olan yüzü ve insanları şaşırtan numaralarıyla eğlenceli ve heyecan verici, aynı zamanda da ürkütücü bir kişilikti. İstanbul'da felaketten kurtulan az sayıda sanatkardan biri olan ressam Mansur Bey hatırı sayılır bir servete sahipti. Servetini İstanbul'un yaratıklarla mücadelesi için idareli bir şekilde kullanıyordu. Mansur Bey'in aynı zamanda İstanbul içinde önemli bazı çevreler üzerinde nüfuzu vardı. Sözü dinlenen bir kişilikti. Verdiği mücadelelerde genellikle kendi geliştirdiği çözümleri uygular, başkalarının bulduğu çıkış noktaları üzerine para ve emek harcamak istemezdi.

Bu trajedinin ortasında, insanların moralini düzeltmek için küçük eğlencelere de ihtiyaç olduğunu savunduğundan, arada sırada fasıllar ve mini gösteriler organize ederdi kendi beyaz renkli köşkünde. Bu eğlencelerden birinde, şehirde büyü gösterileri yaptığını duyduğu Kuklacı'yı da çağırttırdı ve gösterisini ilgiyle izledi. O sıralarda artık sokaklarda sıklıkla rastlanılabilen büyü ve yarattığı gizem zihnini meşgul ediyordu. Gösterinin ardından Kuklacı'yı bir müddet alıkoydu, onun çok daha heyecan verici bazı numaraları olduğundan neredeyse emindi. O gün ve daha sonraki günler Kuklacı ile daha çok büyü içerikli uzun sohbetler yaptı.

Bu beklenmedik alaka ve sohbetler üzerine Kuklacı da bir arayış içine girdi ve bir süre sonra insan hücreleri ve bir kısım muhteviyatı zengin materyal ve çeşitli uygulamalar eşliğinde o sıralarda Eminönü'nde bolca bulunan farelerden güçlü ve dayanıklı bir ırk yapılabileceğini ve bu ırkın yaratıklara karşı savaşta kullanılabilecek sadık birer hizmetkar haline getirilebileceğinden bahsetti ona. Mansur Bey bu büyü için büyük bir maddi destek ve insan gücü ortaya koydu. Mansur Bey'e göre her şeyin kesin bir sona gittiği aşikardı ve yapılması gerekenin hakkında yapılacak ahlaki bir takım tartışmalar bu sonu hızlandırmaktan başka hiç bir şeye yaramayacaktı. Bu yüzden bu büyünün halk üzerinde yol açacağı tepkileri geciktirmek için bu işleri mümkün olduğunca gizli yürüttü. Bir yıl süren bir çalışma ve bir sürü başarısız deneyin sonunda kuklacı, Mansur Bey'in de fikirsel ve çizimsel yardımlarıyla ilk fare-insan karışımı yaratığı ortaya çıkardı. Mansur Bey bu yaratığın, gücüne, bağlılığına ve azmine hayran kaldı. Yaratığın en büyük özelliği ise üreyebilmesiydi.

Bu başarının sonrasında Mansur Bey, Kuklacı'nın desteği ile bir süredir dedikodusu yapılan, Beyaz Köşk organizasyonunu resmen kurdu. Fare-adam adı verilen bu esrarengiz yaratık gizli kapılar arkasında, şehrin bazı önemli kişilerine tanıtıldı. İlginç bir ikna kabiliyeti olan Kuklacı, Mansur Bey'in açık desteği ile şehir üzerinde bir çok kurumda söz sahibi olmaya başladı. 2 sene içerisinde fare adamlar da önceleri gizli olarak bir süre sonra ise açık açık halka hizmet etmeye başladılar ve saklı türlere karşı savaşta başarı göstermeye başladılar. İlk zamanlar yadırganan bu tür, zaman içerisinde halkın çoğu tarafından da sevildi.

Gene bu iki sene içerisinde Beyaz Köşk'ün eski toplantılarına katılan bir çok kişi de organizasyona dahil oldu. İçlerinden Mansur Bey'in kuzeni Azat Bey, Mustafa bey ve Gaffar Bey gibi zekası oldukça keskin olan bazıları Kuklacı'dan büyü dersleri aldılar. Ve onun yardımcıları oldular. 1960-1962 döneminde Beyaz Köşk otoritesini iyiden iyiye sağlamlaştırdı..

Tabii Beyaz Köşk'ün yükselişine olumlu yaklaşanlar olduğu gibi, bu organizasyonu tehlikeli bulan, faydasız olduğuna inananlar da vardı. Ve tabii Beyaz Köşk'ü çekemeyenler de. Aydın Bey de, şehir üzerindeki nüfuzunu git gide Beyaz Köşk'e kaptıran, zamanının güçlü kişilerinden biri idi. Onun önderliğinde birleşen bir grup zengin ve güçlü kişiler, Beyaz Köşk'e cephe aldılar ve yasal olarak Beyaz Köşk'ün kapatılması yönünde lobi yaptılar. O zamanlar şehri yöneten geçici valilerden Osman Hamdi Bey yönetiminde, şehir meclisinin toplantılarının yapıldığı Büyük Postane koridorlarında hararetli tartışmalar yankılandı. Bu meclisin üyelerinden biri olan, aynı zamanda Beyaz Köşk'ün yöneticisi Mansur Bey ve arkadaşları bütün bu lobi hareketine karşı var gücüyle savaştılar. Mansur Bey'in son konuşması, salonda büyük bir alkış tufanı kopmasına neden olmasına rağmen 1963 yılının soğuk bir kış gününde alınan Beyaz Köşk'ün yasal olarak kapatılması kararına engel olamadı. Ardından jandarma beyaz köşkü ve kurumlarını kapatmak için harekete geçti.

Ancak Kuklacı'nın bir önerisi vardı. Ona göre Beyaz Köşk'ün kapatılması, İstanbul'un tarihten silinmesi için atılmış büyük bir adımdan başka bir şey olmayacaktı. Kuklacı, Mansur Bey'e yaptığı öneride jandarmayı durdurabilecek kadar büyük bir Fare-adam kadrolaşması yarattıklarını ve bu fare-adamlarla kararın uygulanmasını engellemeyi ve kısa süreli bir sıkı-yönetim kurmayı teklif etti. Meclisin aldığı karardan dolayı büyük bir öfke ve yeis içerisinde olan Mansur Bey artık güvendiği bir dostu haline gelen bu maskeli zat'ın önerisini kabul etti. Kuklacı, Azat Bey ve Gaffar Bey'le birlikte Beyaz Köşk'ü bir isyan için örgütledi. Karşı çıkanları hapse attırdı. Kısa bir süre sonra şehrin sokaklarında fare-adamlar, Beyaz Köşk mensupları, jandarma ve bir kısım halkın dahil olduğu büyük çatışmalar çıktı. Bu çatışmalarda bir çok kişi öldü.

Zafer Kuklacı ve Beyaz Köşk'ün oldu. Beyaz Köşk açık olarak Eminönü'nde verdiği ilk savaşta boyun eğmediğini gösterdi. Halktan da bu olaya karşı tepki gösterenler Beyaz Köşk tarafından hapse atılmak sureti ile cezalandırıldılar. Beyaz Köşk şehir yönetimine el koymadıysa da, yönetimin artık beyaz köşk üzerinde hiç bir otoritesi kalmamıştı. Kuklacı kendi menfaatlerinin gerektirdiği şekilde bazı kurumların kapatılmasını talep etti. Bu talebi yerine getirildi. Aynı zamanda Aydın Bey ve etrafındaki Beyaz Köşk karşıtı kişilerin, Eminönü'nden sürülmesi talebi de yerine getirildi. Kısa bir süre sonra Aydın Bey ve beraberindeki bazı kişilerin ölüm haberi Eminönü'ne ulaştı.

Bütün bu kıyım ve ölüme, olayların aldığı boyutlara şaşkınlık içerisinde tanık olan Mansur Bey, kendi içine kapandı. 1963 yılından itibaren Beyaz Köşk'ü artık tamamen Kuklacı yönetiyordu. 1 sene sonra soğuk bir kış akşamında Mansur Bey'in köşkün çatı katındaki çalışma masasında yanmakta olan daimi ışığının yavaş yavaş karardığı görüldü. Ertesi gün Mansur Bey'in sandalyesi devrilmişti. Naaşı Eminönü merkez mezarlığında toprağa verildi. Kuklacı bir kaç hafta boyunca ne bir emir verdi, ne bir söz söyledi.

Hidra Savaşı

1996 yılının yaz ayında, Eminönü içinde o güne kadar yaşanmış Mahluk savaşlarının en büyüğü gerçekleşti. Daha sonra mitolojik ismiyle adlandırılacak olan 3 başlı dev yaratık, Eminönü'ne denizden geldi. Mısır Çarşısı tarafındaki park bölgesinde karaya çıkan yaratık, Eminönü sahilinde o zamana kadar görülmüş kıyımlardan en büyüğünü gerçekleştirdi. Teşkilat acil müdahale grubu, yaratığı yavaşlatmak ve halkı güvenli bölgelere sevk edebilmek için büyük bir mücadele verdi. fare adam savaşlarından kalma siperler bir bir düştü.. Klan mensupları dahil herkes, uzun yıllar sonunda ilk kez aynı saflarda savaştılar. Çok değerli mücadeleciler kaybedildi. Sonunda bir başı cansız serilen yaratık, geri çekildi. Ancak Hidra korkusu, Eminönü'nde yaşayan insanlar arasında yerleşti. Bir zafer kazanılmış, fakat bu zafer umutları tazeleyememişti.

90'ların sonuna yaklaşırken, bazı cesur gruplar, meteor bölgesine yapılan keşif gezilerini arttırmışlardı. Özellikle "Büyük Hol" girişi pek çok gizem barındırıyordu. Ve bunun için teşkilat tarafından örgütlenen arayıcı bir grup, çalışmalarını sürdürüyordu. Tehlikeler bilgiye aç gurupları durdurmaya yeterli değildi.

Yeni bin yıl, Eminönü için yeni trajik haberlerle başladı. 2000 yılının 11 Mart'ında, Balyoz Nazım, yemeğine karıştırılan kuvvetli bir madde ile zehirlendi. Tıbbın imkanlarını ve şifacıların ustalıklarını aşan bu zehir nedeniyle, Balyoz Nazım'ın birkaç saat içerisinde komaya girdi ve öldü.

Suikastı kimin düzenlediği tespit edilemedi. Lodos klanı mensupları, saldırıdan dolayı Arz'ın Çocukları'nı suçladılar. Bazı kimseler, Lodos klan binasına çok yakın konumlandıkları için çetecilerden şüphelendiler. Ancak yapılan araştırmalar yeterli olamadı. Ve Eminönü, felaket sonrası dönemin yetiştirdiği önemli kahramanlardan birini daha kaybetti.

Lodos'ta Balyoz Nazım'ın vefatından 1 ay sonra yapılan liderlik seçimini İsmet Bey kazandı.
Kaos ve Klan Savaşları Devri (1990-2000)

1990 yılı, büyük bir yasadışı oluşumun ilk kez ortaya çıkmasına sahne oldu: Zincir Çetesi. Lodos Klanı merkezi, eski han'ın ötesindeki terkedilmiş binalara yerleşen çeteciler, o bölgede yaşam mücadelesi veren çok sayıda Eminönü sakinini bölgeden sürdü. Teşkilat tarafından olayın kaynağı araştırıldığında, oluşumun temellerinin oldukça derinlere uzandığı ve uzun süredir faaliyette olduğu gerçeği ortaya çıktı. Bu çeteden , bazı kişiler zaman içinde deşifre edildi. Bunların çoğunluğu meteor bölgesinden olmakla beraber, aralarında , bazı eski üst düzey Yükseliş cemiyeti görevlileri, hatta bir beyaz büyücü dahi bulunduğu ortaya çıktı. Teşkilat'a bağlı birlikler, artık bu tehditle de mücadele etmek zorundaydılar.

1991 yılında İstanbul meclisi, Zincir çetesini öncelikli tehdit olarak gördüğünü ilan etti ve her bireyinin tek tek yakalanarak, ihanet suçundan yargılanacağını bildiren kararname çıkarıldı.

Bahar ayında, bir çok çete üyesi yakalandı ve yakalananların bazıları idam edildi. Bahar sonuna doğru Zincir çetesi, büyük bir baskın düzenleyerek , hala meclis olarak kullanılan Büyük Postane'ye yıkıcı bir saldırı düzenlediler. Büyük Postane'de ikamet eden bazı meclis üyeleri tahliye edilemeden can verdiler. Zincir çetesine bağlı çok sayıda büyücünün, postane içinde patlayan büyüleri üzerine binanın büyük bir bölümü yıkıldı ve kullanılamaz duruma geldi. Bu çok büyük saldırıdan, bir çok meclis üyesi, jandarma ve o bölgeye çok yakın konuşlanmış Arzın Çocukları klanının olağanüstü gayretleri ile kurtarıldı.

Postane'deki yıkımın ardından, Teşkilat tedbirlerini aldı ve yeni meclis binasının, yer altına yapılmasına karar verildi.

1992 yılı başında, meteor bölgesinde bulunan, meteor etkisi ile başkalaşmış olan vahşi yamyamların, nam-ı diğer “İlikçiler"'in ortadan kaldırılması amacıyla Lodos klanı, bütün klan mensuplarına savaş çağrısı yaptı. Kurulduğundan beri İlikçilerin bilinçli sayılamayacaklarını ve toplu katliamlarının geçerli neden gösterilmediği sürece, onları iyileştirecek bir formül bulunamayacağı kesinleşene kadar yasaklanması gerektiğini savunan Arz'ın Çocukları, bu olayın fikren ve fiilen karşısında duracağını belirtti. Lodos klanı lideri Gediz bey, Arz'ın Çocukları'nın, işlerine karıştıkları müddetçe, ilikçilerin yanına göndereceğini, şehir meclisinde resmi bir bildiriyle ilan etti. Agah Bey, teşkilatın olaylara müdahale yetkisi, meteor bölgesini kapsamadığı ve bu iki klana karşı duracak askeri gücü sağladığı takdirde Eminönü'nün savunmasız kalacağını belirterek, büyük üzüntü duymakla beraber iki klan arasında çatışma çıkması durumunda Teşkilat'ın tarafsızlık ilkesini sürdürmeye devam edeceğini bildirdi.

Gediz Bey'in bizzat yönettiği Lodos klanı, meteor bölgesinde, Handan Hanım'ın yönettiği Arzın Çocuklar ile karşı karşıya geldi. Artık aralarında söylenecek bir şey kalmayan iki klan arasında, o zamana kadar ki en büyük çarpışma meydana geldi. Savaşta yenişemeyen iki klan da büyük kayıplar vererek savaş alanını terk ettiler. En ön saflarda yer alan Gediz bey, doktor ve şifacıların yeteneklerini aşan bir yara ile savaş alanında yığıldı kaldı.

Gediz bey, Klan savaşından 2 gün sonra hayata gözlerini yumdu. Yerine çok güvendiği Balyoz Nazım'ın geçmesini vasiyet etti. Naaşı, bazı itirazlara rağmen Perihan Hanım'ın yanındaki boş mezara gömüldü. Bu savaşın ardından Eminönü meclisi 1 aylık yas ilan etti.


2000'li yıllardan günümüze;

Agah Bey önderliğindeki Teşkilat her zamanki tarafsız tutumunu muhafaza ederek, Eminönü'nde yaşam için gerekli temel ihtiyaçları sağlamaya devam etti. Jandarma içersideki eski askerlerden, kimsenin adını bilmediği "Komutan" lakaplı kişi, Teşkilat'ın askeri kolunu yönetmeye başladı. Mısır çarşısı Teşkilat'ın kalbi olmayı sürdürdü.

Şehir Meclisi de geçen zaman içerisinde bir çok değişikliğe uğradı. Ancak İstanbul'un hala en etkili yönetim mekanizması, Mısır Çarşısı altındaki gizli ve çok iyi korunan yer altı salonunda varlığını sürdüren bu meclis. Meclis üyeleri zamanla değişse de, Ziya Bey, Nihat Bey gibi isimler, ilerlemiş yaşlarına rağmen Eminönü politikasında önemli yerlere sahipler.

Klan mevzuatına gelince; İki klanı birbirinden ayıran büyük öfke derinleşmeye devam etti. Artık daha iyi savaşma yeteneğine sahip klanların nüfusları gitgide arttı. Eminönü şehir meclisinin bu konuda tarafsızlığını muhafaza etmek dışında bir alternatifi yoktu. Klan savaşlarını durdurmak için belki de çok geç kalınmıştı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://supercafe.yetkinforum.com
Misafir
Misafir




İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV Empty
MesajKonu: Geri: İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV   İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV EmptyPtsi Ağus. 10, 2009 6:39 pm

Knk DoğuKan eSki günLeri özLedim Lan heLe taŞ kanat göRevini özLedim ....


heRkes yatıodu ben paSo sizi kaldııodum La xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ttheGuaRD*66
Sunucu Genel Sorumlusu
Sunucu Genel Sorumlusu
ttheGuaRD*66


Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 01/10/09
Yaş : 30
Nerden : MorgdaN Töbe Töbe :)

İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV Empty
MesajKonu: Geri: İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV   İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV EmptyPerş. Ekim 01, 2009 8:08 pm

meteor fln gerçekmi la Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İLK TÜRK YAPIMI ONLİNE OYUN İKV
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» HABABAM SINIFI (1975 yapımı)
» Oyun linkleri
» TÜRK tazısı
» AKBAŞ TÜRK KÖPEĞİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SuPercafe!! :: Online Oyunlar :: Türk Online-
Buraya geçin: